26 Mayıs 2014 Pazartesi

the small town


the small town

SHORT STORY:
KISA :
 Told from the perspective of two children, and in four parts which run parallel to seasons, KASABA describes relationships between members of a Turkish family in a small town.
Kasaba, tipik bir Anadolu kasabasında yaşayan ve üç kuşağı bünyesinde barındıran bir ailenin hayatını çocukların gözlerinden anlatan bir film. 

The first part is in a primary school where the family's 11 year old doughter is a pupil. It shows the social environment to which she has to adopt, and its difficulties. She faces with her feeling of shame and some merciless clues of life...
İlk bölüm, bir kış günü, ailenin 11 yaşındaki kızının okuduğu ve onun toplumsallaşma sıkıntılarını ve çevresindeki hayatın birtakım sosyolojik özellikleriyle tanışmasını sağlayan bir ilkokul sınıfında geçer. 


The second part is in spring. We see the girl with her brother, who is four years younger, and their journey to the corn field where their family are waiting for them. As they pass through the countryside, they encounter the mysteries of nature and wildlife... 
İkinci bölüm, okuldan çıkan kızın, kendisinden dört yaş küçük erkek kardeşini de yanına alarak, tabiatın ve hayvanlar dünyasının gizemleriyle yüzyüze gelmelerine neden olan bir yolculukla, kasabanın dışındaki ve ailelerinin kendilerini beklemekte olduğu mısır tarlasına kadar olan yolculuklarını anlatıyor.

In the third part the brother and sister witness the complexities and darkness of the adult world... The fourth part takes place at home. This is a tranquil sequence moving between reality and dream.

 Üçüncü bölümde, o ana kadar birbirlerinin ve doğanın gizemleriyle yüzyüze kalmış olan iki kardeş, büyükler dünyasının karanlığına ve karmaşasına tanık olmak durumunda kalırlar. İlerleyen gece içersinde çocuklar uyku ile uyanıklık arası bir bakışla ateşin etrafına oturmuş ve her biri başka bir şeyi temsil eden büyükler dünyasının çatışan, çelişen, zaman zaman sertleşen, bazen şefkate dönüşen ve yumuşayan gizemli dünyasına tanıklık ederler.

LONGER STORY:
UZUN :
The film sets out to depict a three generation extended family living in a small Turkish town through the children's eyes.
Film, tipik bir Anadolu kasabasında yaşayan ve üç kuşağı bünyesinde barındıran bir ailenin hayatını çocukların gözlerinden anlatmayı hedefliyor.

The first part is in a primary school where the family's 11 year old doughter is a pupil. It shows the social environment to which she has to adopt, and its difficulties. She faces with her feeling of shame and some merciless clues of life. The season is winter.
Birinci bölüm, ailenin 11 yaşındaki kızının okuduğu ve onun toplumsallaşma sıkıntılarını ve çevresindeki hayatın birtakım sosyolojik özellikleriyle tanışmasını sağlayan bir ilkokul sınıfında geçer. Mevsim kıştır..
The second part is in spring. We see the girl with her brother, who is four years younger, and their journey to the corn field where their family are waiting for them. As they pass through the countryside, they encounter the mysteries of nature and wildlife.
İkinci bölüm, okuldan çıkan kızın, kendisinden dört yaş küçük erkek kardeşini de yanına alarak, tabiatın ve hayvanlar dünyasının gizemleriyle yüzyüze gelmelerine neden olan bir yolculukla, kasabanın dışındaki ve ailelerinin kendilerini beklemekte olduğu mısır tarlasına kadar olan yolculuklarını  anlatıyor. Mevsim bahar...
In the third part the brother and sister witness the complexities and darkness of the adult world. When they arrive at the corn field dusk is falling, the fire is lit, and the maize cobs are roasting. The children's grandparents, parents and cousin Saffet gather around the fire and talk.
 Üçüncü bölümde, o ana kadar birbirlerinin, tabiatın ve hayvanlar dünyasının gizemleriyle yüzyüze kalmış olan iki kardeş, büyükler dünyasının karanlığına ve karmaşasına tanık olmak durumunda kalırlar... İki kardeş akşam karanlığına doğru tarlaya vardıklarında,  ateş yanmış, mısırlar korların üzerinde yerleştirilmiş, sohbet başlamıştır. Ateşin etrafında çocukların dede ve ninesi, anne ve babası ve kuzen Saffet vardır.


The grandfather relates his experiences during the First World War, how he was taken prisoner by the British and sent to India, how he survived years of hunger and deprivation. His attitute is one of resignation and deep faith.
Dede, Birinci Dünya Savaşı anılarını, ingilizlere nasıl tutsak düşüp Hindistan'a kadar gittiğini anlatır. Açlık, sefalet, savaş yıllarını anlatır. Tevekkülü, inancı temsil eden bir bakış açısı vardır.

The father believes in analytical thought, science and rationality, thus his spiritual world is less developed compared with that of the grandfather. He is the only educated person in the neighborhood. He had to struggle hard for his education, and he studied in the states for some years. He is an admirer of Alexander the Great and America.
Baba, analitik düşünmeye, bilime, rasyonelliğe inanan ve bu nedenle manevi dünyası dedeye oranla daha az gelişmiş, zorluklar içinde geçen eğitim hayatının bir bölümünü Amerika'da yapmış, o bölgenin okumuş olan tek kişisidir. Büyük İskender  hayranıdır.


Cousin Saffet did his military service years ago, but has still not found his way in life. He has no job or a family. He thinks of life as empty and meaningless. In a way his viewpoint is devilishly realistic. For him the town itself is the very prison. He represent nihilism.
Kuzen Saffet ise, askerden döneli yıllar olmuş ama bir türlü bir baltaya sap olamamıştır. Hayatı boş ve anlamsız olarak algılar. Bu haliyle bir bakıma şeytani bir gerçekçiliği vardır. Kasaba onun için hapishanenin ta kendisidir. Nihilizmi temsil eder.

The mother and grandmother are hardworking and have common sense typical of Anatolian women. They represent reservation and commitment.
Anne ve nine ise çalışkan, sağduyulu tipik Anadolu kadınının özelliklerine sahip kadınlardır. İçkinliği temsil ederler.

As the evening wears on the children becomes tired. Half awake they observe the conflicts and contradictions of the adult world, and its shifting relations which sometimes harden into recrimination and at the others soften into compassion.
İlerleyen gece içersinde çocuklar uyku ile uyanıklık arası bir bakışla ateşin etrafına oturmuş ve her biri başka bir şeyi temsil eden büyükler dünyasının çatışan, çelişen, zaman zaman sertleşen, bazen şefkate dönüşen ve yumuşayan gizemli dünyasına tanıklık ederler.

The fourth part takes place at home. This is a tranquil sequence moving between reality and dream, on the theme of how children start out with the ruthlessness and unscrupulousness of nature itself, and in time under the influence of others, start to feel compassion, pity, kindness, forgiveness and other human emotions.

Dördüncü bölüm evde geçer. Vicdansız, acımasız, yani doğanın kendisi olarak yaşamaya başlayan çocukların ruhunda, diğer insanların yani kültürün etkisiyle şefkat, merhamet, acıma, bağışlama  gibi temel insani dürtülerin uyanmaya başlamasını hissettirmeye çalışan, rüyalarla içiçe örülmüş sakin bir sekanstan oluşuyor...

 http://www.nbcfilm.com/kasaba/story.php?mid=4

0 yorum: